“Her şeyi kazanmak için her şeyi riske etmek gerekir” Nefes almak yaşamaya yetmez. Kırıntılar bizleri avutamayacak. Ölümü yaşamdan, yaşamı ölümden ayırmıyoruz. Yaşamak için nefesimizden vazgeçmeye hazırız. Ve şu anda otoritenin zindanlarında, Nikos Romanos “ya zafere ya ölüme kadar mücadele” diyerek açlık grevi ile özgürlüğün çığlığını yükseltiyor. Nikos açlık grevinde, ölümü bekleyen tek başına bir tutsak değil, Atina sokaklarında barikat, Londra’da yanan bir polis arabası, üzerine bastığımız kürenin her yerinde mücadelenin, “soygunculuğun” ve devrimin bilfiil azmettiricisi.
Ahlaklı yaşamın mücadelesini verdiğimiz için kayıplar verdiğimizi söyleyen 21 yaşındaki Romanos tereddütsüzce giriştiği ve bedenini otoriteye karşı direnişe çevirdiği açlık grevini susuzluk grevine çevirdiği 31. gününde bitirdi. Kararlı bir anarşist ve korkusuz bir militan olan Romanos, kapitalizmin yaşam damarı olan bir bankayı soyduğu gerekçesiyle 15 yıl hüküm giymiş durumdaydı. Otoriteler yoldaşımızı teröristlik ve soygunculukla suçluyor. Evet, uşakların dilinde devrimciler bu şekilde adlandırılır.
Yıllardır düşman edilmeye çalışılan iki coğrafyanın insanlarıyız. Yeryüzünün hiçbir yerinde gözükmeyen, Devletlerin ve şirketlerin çıkarlarını korumak için oluşturulmuş sınırları tanımıyoruz. Yeryüzü bir bütündür bölünemez. Hiç tanışmamış, birlikte hiç oturmamış, neşemizi ve öfkemizi bölüşmemiş olmamız önemli değil. Biz her gün ıstırap çeken ve ezilenler, yoksulluğa ve geleceksizliğe mahkum edilmişler, kabullenemeyenler, yetinmeyenler, isyanın ve isyancıların kendisi olarak, Nikos Romanos dostumuz, kardeşimiz ve elbette ki yoldaşımızdır. Nikos, suç ortakların Türkiye ve Kürdistan’da mücadeleni ve Anarşi idealini savunuyor. Mücadelene güç gönderiyoruz.
Özgürlüğe giden yol, hapishane yıkıntılarının üzerinden geçer.
Zindanlara ateş, tutsaklara özgürlük!