CALL FOR TRANSNATIONAL SOLIDARITY: State terror in Turkey is killing people, animals and all life in Kurdish provinces of Turkey!!!
Please share this transnational solidarity call with anyone who could support!
The Turkish government has abandoned the peace process which lasted for almost two years during which almost no-one died in clashes with security forces. During the campaigns for the June general election, 170 violent attacks and bombings on Democratic Party of the People (HDP) offices took place. 4 people were killed and many injured by a bomb at the final election rally of the HDP in Diyarbakır. After the election as the main ruling party, Justice and Development Party (AKP) lost the majority in the parliament, the violence increased massively. 33 young people on a humanitarian mission to Kobane were killed by a bomb in Suruç. As the death toll increased, some local authorities in Kurdish areas declared “autonomy” in order to protect their inhabitants. The response by the Turkish government has been a series of attacks on these areas by security forces. 24 hour curfews are declared lasting for weeks at a time, with no running water, food supply, internet or phone service, during which soldiers and special forces police teams then attack neighbourhoods, placing snipers on rooftops and shooting anyone who moves onto the streets. Many civilians, including women children and the old have been killed.
It is not only people who die in explosions. Aside from severed arms and legs, blinded eyes, hearing loss and trauma, even in a explosion at a power of single TNT, all the birds die as their lungs exploded due to the force of the explosion in the surrounding 350-400 square meters. The same effect would happen to street cats and dogs in 100-200 square meters to the explosion. Based on the closeness rate to the explosion, at first the organs which maintain a certain pressure, such as lungs, spleen, intestines or the eustachian tube will explode. Then, about 3000 degrees flame will scorch you. In such bombings where so many people die, nobody can tell or cares to document how many birds, cats or dogs are killed.
During these attacks on Kurdish provinces in Turkey also forest areas were bombed, during which no help was sent to put out the burning forest areas. Which caused countless wild animals living in the forest to be burned to death.
As attacks on Kurdish provinces in Turkey continue after the June 7 elections, the devastation emerged after the 12 day curfew was lifted in the town of Silvan. In Silvan’s impoverished neighborhoods of Tekel, Mescit, Konak, the state used heavy weaponry to attack homes and shot down any living being in the streets. The delegations who entered the neighborhoods to compile damage assessments have expressed anger at the horrifying dimensions of the 12-day curfew. However the horror that took place in the municipality shelter of Silvan with more than one hundred dogs, which was totally abandoned for these 12 days, with no food or water as no one was allowed in the town during the curfew was not mentioned anywhere.
According to information provided by witnesses, police special operations teams entered the majority of the homes destroyed all food and belongings in the homes, laid waste to any living creatures, and damaged trees and plants. The head was plucked from a canary in a cage; chickens were torn into pieces with their feathers plucked out; trees were cut down with pistol fire or saws. Water tanks were particularly targeted, bags of food were torn. All windows and doors had been broken in the homes, and there were signs of a large number of bullets, rockets, and mortars.
During the course of the attacks, in which all of Turkey’s security units participated, these same teams wrote slogans on the walls of homes that denigrated the people and included elements of sexual abuse. During the state provoked attacks and setting on fire of the Kurdish owned shops, an African grey parrot was killed as it was trapped in the cage during the arsons.
In the towns and villages (Roboski, Gülyazı) of the city of Şırnak mules and horses used by the villagers’ has been shot by Turkish Armed Forces in multiple occasions aiming to terrorize and suppress the villagers through the killing of animals. After the shootings the wounded animals were left to die a very slow death that continued for days in some cases and was not permitted to bring any veterinary care to the animals in agony.
In the days fallowing a 8 day long curfew and attacks on Cizre, which is an other Kurdish province, the delegations, who went to the region stated in their observations of the applied state terror, that even the cats, dogs and birds were shot dead in Cizre. Also the information has been shared with us according to the testimonies of people from different towns under curfew in the region, they all declare that most of the animals living on the streets were killed and that there is no longer any animal on the streets.
Currently the attacks are continuing in different neighborhoods… Human and non-human, animal victims here in the Republic of Turkey needs the voices of international public.
We call all our comrades worldwide in animal liberation movements around the globe as well as human rights activists to hold any kind of actions in front of the representational establishments of Turkey in their countries, to protests against this cruel state terror, that is ongoing in Turkey (it may be embassies or trade chamber or anything else at your taste). It can be call-ins, street demos or anything else you would like to do as an act of solidarity and support!
Animal Liberation Initiative
hayvanozgurluguinisiyatifi@gmail.com
—
ULUSLARÖTESİ DAYANIŞMAYA ÇAĞRI
BASINA ve KAMUOYUNA,
Türkiye’nin Kürt bölgelerinde, Kürdistan’da devlet terörü insanları, hayvanları ve tüm hayatı katlediyor!
Türkiye hükûmeti, “güvenlik” güçleri ile bizzat başlattığı ve tırmandırdığı çatışma ortamı ve savaş nedeniyle, neredeyse iki yıldır kimsenin ölmediği barış sürecinden vazgeçti. Haziran genel seçimleri için yapılan kampanyalar sırasında, Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) 170 saldırı ve bombalama vakası yaşandı. Diyarbakır’da HDP’nin, 7 Haziran seçimlerinden önceki, son seçim mitinginde patlayan bomba nedeniyle 4 insan ve birçok hayvan öldü; birçok insan ve hayvan da yaralandı. Seçimden sonra Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) parlamentodaki çoğunluğu kaybetti; şiddet planlı ve muazzam bir şekilde devlet tarafından tırmandırıldı. Suruç’ta, Kobanê’ye insanî yardım ulaştırmak üzere toplanan, sosyalist, anarşist, insan hakları aktivistleri ve hayvan özgürlükçülerden, 33 insan katledildi. Suruç’u takiben Ankara’daki patlamada yine yüzlerce insan ve hayvan hayatını kaybetti. Yaşanan bu katliamların ardından, Kürt bölgelerindeki bazı yerel otoriteler kendi yaşam alanlarını korumak için özerklik ilân etti. Türk hükûmeti, özerklik açıklamalarına, bomba, kurşun ve düşmanca saldırı ile cevap verdi. Birçok yerde, sokağa çıkma yasağı ilân edildi ve insanlar haftalarca suya, yiyeceğe, internete veya telefon hizmetine ulaşamadı. Bu esnada askerler ve özel hareket polisleri mahallelere saldırdı, çatılarda konuşlanan keskin nişancılar sokakta hareket eden herkese ateş açtı, birçok sivil katledildi. Bebeklerden yaşlılara, katledilen birçok sivile ‘terörist’ denildi. “Terörle mücadele”, “iç güvenlik politikası” adı altında bölgede düşmanlık hukuku örüldü, imha politikaları hayata geçirildi.
Patlamalarda ölenler sadece insanlar değildi. Kopmuş kol ve bacakların, kör olmuş gözlerin, duyma kaybı ve travmanın yanısıra, tek bir TNT gücündeki bir bombanın patlamasında dahi, patlamanın kuvvetiyle 350-400 metrekare alandaki tüm kuşların akciğerleri patlar. Aynı etki, 100-200 metrekarelik alanda sokak kedi, köpek ve tüm sokak hayvanlarında da gerçekleşir. Patlamaya yakınlık oranına bağlı olarak, önce akciğerler, dalak, bağırsak veya östaki borusu gibi basıncı sabitlemeye yarayan organlar patlar. Sonra, yaklaşık 3000 derecelik ateş herkesi yakar. Birçok insanın hayatını kaybettiği bombalamalarda ve saldırılarda, hiç kimse kaç kuşun, kedinin veya köpeğin öldüğünü belgelemekle ilgilenmedi veya bundan bahsetmedi.
Türkiye’deki Kürt bölgelerinde gerçekleşen bu saldırılar esnasında ayrıca orman bölgeleri de bombalandı. Devlet, kendi çıkardığı bu yangılara, birçok kez en ufak bir müdahalede bile bulunmadı. Yakılan ormanlarda sayısız yaban hayvanı yanarak can verdi, doğa katledildi.
Türkiye’deki Kürt bölgelerindeki saldırılar 7 Haziran seçimlerinden sonra sistemli bir şekilde devam etti. Silvan’da 12 günlük sokağa çıkma yasağı ilân edildikten sonra birçok yönden yıkım olarak tanımlayabileceğimiz tonla hak ihlâli yaşandı. Silvan’ın Tekel, Mescit, Konak gibi yoksul mahallelerinde, devlet binalara ağır silahlarla saldırdı ve sokakta bulunan tüm canlılara ateş açtı . Devlet terörünün tespiti için mahalleleri ziyaret eden heyetler, 12 günlük sokağa çıkma yasağının etkilerini, korkunç boyutlarını belgelediler. Bununla birlikte, sokağa çıkma yasağı sırasında ilçede kimsenin yiyeceğe ve suya ulaşamadığı bu 12 gün içerisinde, gündelik hayatın devletçe tamamen durdurulduğu ve abluka altındaki Silvan’daki hayvan barınağında ise neler olup bittiğini yine kimse bilmiyor.
Tanıklardan edinilen bilgiye göre, polis özel harekat timleri evlerin çoğuna girerek yiyecekleri ve eşyaları kullanılamaz hâle getirdi, yaşayan tüm canlıları yakıp yok etti, ağaçları ve bitkileri tahrip etti. Kafesteki bir kanaryanın kafası koparıldı, tavukların tüyleri yolunarak parça parça edildi; meyve ağaçları silahla tarandı veya testereyle kesildi. Su depoları özellikle hedef alındı, çantalar dolusu yiyecek tahrip edildi. Evlerdeki tüm cam ve kapılar kırıldı. Binalar büyük oranda mermi, roket ve havan topu izleriyle dolu. Devletin, halka açtığı savaştan çıkan mahalleler, hasarlarını, yaralarını ve travmalarını kendi imkânlarıyla sarmaya çalışıyor.
Türkiye’nin “güvenlik” birimlerinin saldırıları sürerken, aynı timler duvarlara insanları aşağılayan ve cinsel saldırıyı içeren yazılar yazdılar. Devlet, saldırıları provoke ederken ve Türkiye’nin birçok yerinde, Kürtlerin sahip olduğu işyerleri ateşe verilirken, linç olayları yaşanırken, bir gri Afrika papağanı da kundaklamalar sırasında kafesinden çıkamayarak can verdi. Basına ve sosyal medyaya yansıyan bu örneklerin haricinde yine birçok hayvanın, devlet terörünün nesnesi hâline getirildiğini biliyoruz.
Başka bir Kürt bölgesi olan Cizre’de 8 gün süren sokağa çıkma yasağı ve saldırıların ardından, devlet terörünü gözlemlemek için bölgeye giden gözlemciler, Cizre’de kedilerin bile vurulduğunu aktarmıştır. Ayrıca sokağa çıkma yasağı ilân edilen bölgelerden insanların aktarımlarına göre, sokaklarda yaşayan hayvanların birçoğunun öldüğü, sokaklarda artık hayvana rastlanmadığı bilgisi de bizlerle paylaşılmıştır.
Daha önce de, Şırnak’ın ilçe ve köylerinde (Roboski, Gülyazı) köylüler tarafından kullanılan katırlar, defalarca, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından köylülerden intikam almak için katledildi. Katliamdan sağ kurtulan yaralı katırlar, bazı vakalarda günlerce yavaş yavaş ölmeye terkedildi ve ızdırap içerisindeki hayvanların veterinere götürülmelerine dahi izin verilmedi.
Şu an saldırlar farklı mahallelerde devam ediyor… Türkiye Cumhuriyeti’ndeki insan ve insan-olmayan hayvan kurbanların uluslararası kamuoyunda seslerinin duyulması için herkese çağrıda bulunuyoruz. Bu zulme ve katliama lütfen sessiz kalmayın!
Dünya çapında, hayvan özgürlüğü mücadelesi veren tüm yoldaşlarımızı ve insan hakları aktivistlerini kendi ülkelerinde, Türkiye’de süregelen bu gaddar devlet terörünü protesto etmek için Türkiye’yi temsil eden kuruluşların (konsolosluklar, ateşelikler, temsilcilikler) önünde protesto gösterileri düzenlemeye çağırıyoruz. Bu coğrafyada da zulme, devlet terörüne, savaşa ortak olmak istemeyen tüm duyarlı kişi ve kesimleri, bir kez daha vicdanî ret açıklamaya davet ediyoruz.
Hayvan Özgürlüğü İnisiyatifi
http://sosyalsavas.org/2015/11/call-for-transnational-solidarity-state-terror-in-turkey-is-killing-people-animals-and-all-life-in-kurdish-provinces-of-turkey/#more-29029